SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

DEHAYA BAHSİ

<< 2826 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ وَالْحَسَنُ بْنُ عِيسَى مَوْلَى ابْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ ابْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ زَادَ ابْنُ عِيسَى وَأَبِي هُرَيْرَةَ قَالَا نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ شَرِيطَةِ الشَّيْطَانِ زَادَ ابْنُ عِيسَى فِي حَدِيثِهِ وَهِيَ الَّتِي تُذْبَحُ فَيُقْطَعُ الْجِلْدُ وَلَا تُفْرَى الْأَوْدَاجُ ثُمَّ تُتْرَكُ حَتَّى تَمُوتَ

 

İbn Abbas ile Ebü Hüreyre'den rivayet olunmuştur ki:

 

"Rasûlullah (S.A.V.) şeritatüşşeytanı yasaklamıştır" (Ravî el-Hasen) İbn îsa (şeritatüşşeytan tabirini açıklamak üzere) rivayetine (şu sözleri de) ekledi: "O derisinin (ve boğazının bir kısmının) kesilerek (yemek ve nefes borularının sağ ve solunda bulunan) iki şah damarı kesilmeden bırakılan, sonra ölünceye kadar (o hal üzere terk edilmek suretiyle) kesilen hayvandır"

 

 

Diğer tahric: Müsned 19359

 

İzah:

 

Şeritatüşşeytan: Şeytanın yaraladığı hayvan demektir. Bu tâbir metm(je je açıklandığı gibi nefes ve yemek borularıyla, bun­ların sağ ve solunda bulunan iki şah daman kesilmeden sadece boğazı kana-tılarak ölüme terk edilen hayvanlar için kullanılır.Cahiliyye döneminde arablar hayvanları bu şekilde keserlerdi.

 

Hayvana işkenceden başka bir şey olmayan bu işlemi insanlara yaptı­ran kuvvetin şeytandan başka birisi olamayacağı düşüncesiyle bu fiil şeyta­na isnad edilmiştir. Dolayısıyla bu şekilde işkenceyle kesilen hayvana "şeytanın kestiği hayvan" anlamına gelen şeritatüşşeytan ismi verilmiştir.

 

İmam Mâlik, bu hadisi şerifin zahirini delil kabul edip kesimin Şer-i usullere uygun şekilde yapılmış olması için hadisi şerifte kesilmeleri is­tenen evdac denilen şah damarlarla birlikte huikum denilen nefes, borusunun da kesilmesi gerekir. Çünkü nefes borusu kesilmeden şah damarını kesmek mümkün değildir. Hayvanı kesmenin gayesi olan kan akıtmak ve canın çık­masını sağlamak, ancak bu şekilde gerçekleşebilir demiş.

 

İmam Ebû Yusuf'a göre; şer'î kesimin gerçekleşebilmesi için, nefes bo-rusuyla birlikte yemek borusunun ve iki şah damarından birinin kesilmesi gerekir.

 

İmam Muhammed'e göre; bu dört şeyden herbirinin ekserisinin kesil­mesi gerekir. Çünkü ekseriyet kül yerine kaimdir.

 

İmam Şafiî île İmam Ahmed'e göre; nefes borusu ile yemek borusunun kesilmiş olması hayvanın şer'î usulle kesilmiş olması için yeterlidir.

 

İmam Ahmed'den gelen diğer bir rivayete göre, nefes ve yemek borula-rıyla birlikte şah damarlarının da kesilmesi icab eder.

 

Buraya kadar yaptığımız açıklamadan ihtilâftan kurtulmak için en emin yolun yemek ve nefes borularıyla birlikte şah damarlarının da kesilmesi ol­duğu anlaşılır. Bu mevzuda İbn Rüşd şöyle diyor:

 

"Bu ihtilâfın sebebi, bu hususta herhangi bir şartın nakledilmiş olma­masıdır. Ancak bu hususta, iki hadis vardır ki biri hayvanın yalnız kanını boşaltmasının, diğeri de iki damarını kesmenin vücubunu bildirmektedir. Bi­rincisi Rafi' b. Hadic'in yukarıda metni geçen - kanın damarlardan boşal­masını sağlayan âlet ile ve Allah'ın adı anılarak kesilen hayvanın etini yiyiniz-meâlindeki hadistir[Bknz. 2821 nolu hadis-i şerîf.] bu hadisin sıhhatinde ittifak edilmiştir.

 

İkincisi de Ebû Ümâme'nin Peygamber (S.A.V.) efendimiz: -diş veyahut tırnak ile kesilmemiş olmak şartıyla boğazdaki iki kandamarı kesilen hayva­nın etini yeyiniz.- buyurdu.[Münavi, Feyzü'l-Kadir, V-42.] mealindeki hadis-i şeriftir.

 

Birinci hadisin zahiri, yalnız damarların bir kısmını kesmenin vücubu­nu göstermektedir. Zira damarların bir kısmını kesmekle kan boşalmış olur. İkinci hadiste ise, damarların tamamını kesmenin şart olduğu bildirilmekte­dir. Şu halde her iki hadiste de damarları kesmenin şart olduğunu bildirmekte müttefiktirler.

 

Bunun için "hadiste geçen el-evd'ac kelimesindeki harf-i tarif bir kıs­mını ifade ediyor" desek bu iki hadisi te'Iif etmek mümkündür. Zira arab dilinde harf-i tarif bazen baziyeti ifade eder ki o zaman hadis "kan damar­larının bir kısmı kesilen hayvanın etini -eğer diş veyahut tırnakla kesilmemiş ise- yeyiniz" mealinde olun. Nefes ve yemek borularının -hele yalnız bu iki borunun- kesilmesini şart koşanların ise, sem'î bir dayanakları yoktur. Bu­nun içindir ki, bazıları "Neyi kesmenin kâfi geldiği üzerinde icma edilmişse onu kesmek vacibtir. Zira hayvanın helal olması için onu kesmek şart oldu­ğuna ve hayvanın, nesini kesmenin kâfi geldiği hususunda da bir nass bu­lunmadığına göre, neyin üzerinde icma edilmiş ise, o şeyi kesmenin vacib olması lâzım gelir." demiştir. Fakat bu zayıf bir görüştür. Zira kâfi geldiği üzerinde icma edilen birşeyin sıhhat için şart olması lâzım gelmez.[Ahmed Meylânî, Bidayetü'l-Miictehid   I. 663-664 .]